E Vitamini'nin Hikayesi / E Vitamini'nin Keşfi (Yazının Devamı 2. Sayfa)

Araştırıcılar bu açığı giderecek elementi tesadüfen 1936'da buğday ruşeymi yağından izole ettiler  ve bileşiğe “alfa-tokoferol” adını verdiler.

Tocoferol, Yunanca: Tocos — çocuk doğumu; feros – taşıyıcı;  kelimelerinden türetilmişti.

Daha sonra buna  vitamin denildi. Vitamin Yunanca (Vita- yaşam) kelimesinden türemişti. Böylece bugünkü E vitamini olarak bilinen  element doğdu. (1)

Buğday ruşeymi yağından elde edilen E vitamini ile canlılar yeniden yavru üretmeye başladıkları sırada, büyük çoğunluğu ruşeymli  buğdayla yapılmış  ekmek ve buğday türevleri ile beslenen, dolayısıyla üreme sorunu yaşamayan toplumlar, ruşeymi alınmış undan yapılan beyaz ekmek tüketmeye başladı.

Bu aşamadan sonraki gelişmeler, bazı gıdaların sağlıklı yaşamın sürdürülmesi için hayati önem taşıdığı gerçeğini ortaya koydu.

Özellikle ABD Nüfus Sayım Bürosunun, 1950 li yıllardan sonra  yaşlı yetişkinlerin  (65 yaş ve üstü) kısa gelecekte  çocuklardan daha fazla olacağı ve  artan yaşla birlikte kronik hastalık risklerinin artacağının ileri sürülmesinden sonra antioksidan özellikleri ile üreme endişelerini önlemeye ve gidermeye yardımcı olabilecek ürünlere yönelik çalışmalar daha da arttı.

 Başlangıçta 1938'de “doğurganlık faktörü” olarak keşfedilen E vitamini araştırmaları  daha da önem kazandı. Bu araştırmalar sırasında alfa- tokoferolün  tek E vitamini formu olmadığı, E vitamininin, farklı sekiz molekül içeren bir aile olduğu anlaşıldı. (2) (7)

  • alfa (α), beta (β), gama (γ) ve delta (δ) -tokoferoller (T)
  • alfa (α), beta (β), gama (γ) ve delta (δ)  tokotrienoller (T3)

Üstelik doğal E vitamini ailesinin yeni ferdi  tokotrienol’ün, tokoferoller tarafından sıklıkla gösterilmeyen güçlü nöroprotektif, anti-kanser ve kolesterol düşürücü özelliklere sahip olduğu anlaşıldı.(4)

E vitamini ailesi üyelerinin eşsiz biyolojik önemini destekleyen kanıtlar, son 5 yıl boyunca önemli ivme kazanan a-tokotrienol araştırmalarından elde edilen güncel sonuçlar ile sağlandı. Son araştırmalarda, doymamış tokotrienol zincirinin, beyin ve karaciğer gibi doymuş yağ katmanlarına sahip dokulara etkili bir nüfuz sağlayacağı ileri sürüldü.

Yine son çalışmalar, gama( γ)-Tokoferol, delta(δ)-Tokoferol ve gama (γ)-Ttokotrienol  gibi  E vitamini formlarının, kronik hastalıklara karşı α-tokoferolden daha üstün olan benzersiz antioksidan ve antienflamatuar özelliklere sahip olduğunu gösterdi. 

E Vitamini ( Tokotrienoller ve Tokoferoller ) Nelerde Bulunur ? Neye Yarar ?

Günümüzde insanlık, serbest oksijen gruplarının sebep olduğu, “Lipid peroksidasyonu” sonucu hücre zarlarına yönelik istenmeyen etkilerle karşı karşıyadır.

Biyolojik sistemlerde şekillenen en önemli serbest oksijen grupları; süperoksit(O2), hidrojen peroksit (H2O2), hidroksil (OH)  singlet oksijen (1O2) olmaktadır.

Serbest oksijen  gruplarının  neden  olduğu başlıca  zehirlenme ve hastalıklar arasında; oksijen zehirlenmesi, yangı, bağışıklık sistemine ait hastalıklar, yaşlanma, nörolojik  hastalıklar, ateleroskleroz, hipertansiyon, iskemik hasar, karsinojenezis, mutajenesiz, mide-barsak kanalı  hastalıkları, infeksiyöz hastalıklar, kassel bozukluklar, ürolojik hastalıklar, göz has alıkları, deri hastalıkları, akciğer halıkları, karaciğer hastalıkları gibi hastalıklar bulunmaktadır. 

Yazının Devamını Okumak İçin Tıklayınız Kaynaklar İçin Tıklayınız